Mehmet Balkan rejisi ve koreografisiyle, Rengim Gökmen müzik yöneticiliği ve şefliğinde sahneye konan “Ben Nazım” müzikali, Hepileri’ye eşlik eden dansçılar, solistler, senfoni ve rock orkestralarından oluşan yaklaşık 130 kişilik bir takımla binlerce sanatsevere unutulmayacak bir gece yaşattı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla halka açık ve fiyatsız olarak gerçekleştirilen prömiyerde alanı hınca hınç dolduran sanatseverler, temsilin sonunda takımı dakikalarca ayakta alkışladı.
Prömiyerde Canan Kaftancıoğlu, Dilek İmamoğlu, Beyza Şekerci, Mustafa Taviloğlu, Alper Saldıran, Altan Gördüm, Nergis Öztürk, Murat Meriç, Doğan Yıldırım, Sedef İybar, Belgin Akın, Hasret Başoğlu, Tuna Öztürk, Esin Demiroren, Can ile Hasret Zehebi, Albert ve Şeli Elvaşvili üzere davetliler de “Ben Nazım” grubunu yalnız bırakmadı.
LİVANELİ: NAZIM HİKMET BİZİM NEFES BORUMUZDU
Müzikal öncesi sahnede kısa bir açılış konuşması yapan sanatçı Zülfü Livaneli, “Ülkeler büyük evlatlarıyla nefes alır. Bizim ülkemizin en büyük evlatlarından biri Nazım Hikmet’ti. Nazım Hikmet bizim nefes borumuzdu, bizim nesil için deniz feneriydi. Edebiyat lisanımızı geliştiren ve Türkçeyi dünya lisanları ortasında edebiyat lisanı olarak kabul ettiren 20. yüzyılın en büyük şairlerinden biriydi. Fakat ne yazık ki benim gençliğimde Nazım Hikmet, Türkiye’de yasaktı. Kendi lisanında, kendi ülkesinde kitapları basılmıyordu. Kendisi şöyle demişti; ‘Biliyorum şu an dünyanın her yerinde kitaplarım çıkıyor lakin kendi dilimde kendi ülkemde yasak.’ Lakin inanıyordu ki bir gün kendi lisanında de kitapları basılacak, müzikleri söylenecek” dedi.
Livaneli, şöyle devam etti:
“İlk sefer 1960’tan sonra bir kitabı çıktı; Kuvayı Ulusala Destanı. Kitap konutunun önünde kuyruk oluşturduk. Dayanılmaz bir heyecandı bizim için. Daha sonra Stockholm’de Nazım Hikmet’in yaşadığı yazgısı bizim nesiller da yaşadı Stockholm’de sürgüne gitmek zorunda kalmıştık. Konutumuzun yanında bir orman vardı ben orda her gün yürüyordum karlara bata çıka. Elimizde 8 ciltlik Nazım Hikmet şiirleri vardı Bulgaristan’da basılmış. Ve ben o şiirlerden birini, hem de tanınmamış birini başımda dolaştırıp duruyordum. Sonra o bir gün besteye dönüşte ve daha sonra bu besteler devam etti. Nazım’ın şiirlerinden yaptığım besteler beni bir kesim onun yapıtına hizmet eden, ondan daha genç biri olarak o skalaya yerleştirdi.”
40 KİŞİLİK ORKESTRA
Dünya standartlarında bir kıssa anlatıcılığıyla Türkiye’ye yeni bir müzikal anlayışı getirme amacıyla yola çıkan biyografik müzikal “Ben Nazım”, 1970’ten bu yana Nazım Hikmet şiirlerini besteleyen usta sanatçı Zülfü Livaneli’nin tüm dünyada yorumlanmış müziklerinden oluşuyor.
Müzik yöneticiliğini ve 40 kişilik Symphonista Orkestrası’nın şefliğini Rengim Gökmen’in üstlendiği müzikalin rejisi ve koreografisi Mehmet Balkan’ın imzasını taşıyor. Metinlerini Hoş Aktemur’un kaleme aldığı “Ben Nazım” müzikali için Livaneli bestelerinin yine düzenlemelerini ise Tolga Taviş yaptı. Müzikal, Duende Küresel yapımı olarak sahneye konuyor.
Nazım Hikmet’e hayat veren Engin Hepileri’ye sahnede Vera rolünde Prensip Kodal, Piraye rolünde Deniz Alp ve Münevver rolünde Petek Çetintemel eşlik ediyor. RockA kümesi ve solistler Görkem Ezgi Yıldırım (soprano), Sibel Gürsoy (vokal), Zeynep Halvaşi (mezzo soprano), Petra Nachtmanova (vokal, bağlama), Serkan Taylan (tenor), Mehmet Yılmaz (bas bariton) ve Teyfik Rodos’un (bas) sesleriyle mozaik bir anlatı oluşturdukları şovda Duende Küresel Çağdaş Dans Topluluğu ise büyüleyici danslarıyla yer alıyor.
Sanatseverleri, Nazım Hikmet’in hayatına ve aşklarına tanıklık etmeye çağıran “Ben Nazım” müzikali, prömiyerinin akabinde yurtiçinde ve yurt dışında sahnelenmeye devam edecek.